top of page

Arama Sonuçları

"" için 98 öge bulundu

  • 9. SINIF | selinhoca

    9. Sınıf Konu Anlatımı ve Ders Notları 9. sınıf Biyoloji derslerinin konu anlatımlarına ve konulara ait ders notlarına ilgili derslerin sayfasına girerek ulaşabilirsiniz. Bu bölümde yer alan konular: Canlıların Ortak Özellikleri Canlının Temel Bileşenleri (İnorganik Maddeler, Organik Maddeler) Hücre Sınıflandırma YAZILIYA HAZIRLIK SORULARI Canlıların Ortak Özellikleri Canlının Temel Bileşenleri İnorganik Maddeler Organik Maddeler Hücre Hücre Tarihi ve Karşılaştırma Hücre Zarı - Hücre Çeperi Sitoplazma Çekirdek - Karşılaştırma Özelleşme - Bilimsel Bilgi Hücre Zarından Madde Geçişleri Sınıflandırma Sınıflandırma Çeşitleri ve Birimleri Bakteriler Alemi Arke, Protista, Mantar ve Bitkiler Alemi Omurgasız Hayvanlar Omurgalı Hayvanlar Virüsler

  • Selin Hoca Biyoloji

    TYT BİYOLOJİ DERS NOTLARI SATIN AL 9. SINIF BİYOLOJİ SORU BANKASI SATIN AL AYT BİYOLOJİ DERS NOTLARI SATIN AL TYT BİYOLOJİ DENEMELERİ 50 x 6 SATIN AL AYT BİYOLOJİ DENEMELERİ 25 x 13 SATIN AL

  • KİTAPLARIM | selinhoca

    TYT BİYOLOJİ DERS NOTLARI SATIN AL 9. SINIF BİYOLOJİ SORU BANKASI SATIN AL AYT BİYOLOJİ DERS NOTLARI SATIN AL TYT BİYOLOJİ DENEMELERİ 50 x 6 SATIN AL AYT BİYOLOJİ DENEMELERİ 25 x 13 SATIN AL

  • Canlıların Ortak Özellikleri | selinhoca

    Sıradaki konu: İnorganik Maddeler Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle Özel Ders versiyonu - 2 izle HÜCRESEL YAPI Tüm canlılarda temel yapı ve görev birimi hücredir. Canlılar hücre sayılarına ve hücre yapılarına göre gruplandırılır. ~Bakteriler ve arkeler prokaryothücre yapısına sahipken bunun dışında kalan canlılar (protista, mantar, bitki ve hayvan) ökaryothücre yapısına sahiptir. ~Tüm prokaryotlar tek hücreliyken ökaryotlar tek ya da çok hücreli olabilir. Her canlı hücrelerden oluştuğu gibi her canlının hücresinin içeriği de büyük ölçüde birbirine benzer. Tüm canlı hücrelerde karbonhidrat, protein, yağ, su, mineral ve nükleik asit belirli oranlarda bulunur. BESLENME Canlılar hayatsal faaliyetleri için gerekli olan enerjiyi elde edebilmek için beslenmek zorundadır. Beslenme açısından canlılar üç gruba ayrılır. Ototrof Beslenme Besinini kendi üreten canlıların yapmış olduğu beslenmedir. Bu canlılar besini dışarıdan hazır almazlar sadece besini üretmek için gerekli olan ham maddeyi (inorganik madde) dışarıdan alırlar. ~Ototrof beslenmede iki farklı mekanizma ile besin üretilir. Bu mekanizmalar fotosentez ve kemosentezdir. Fotosentez yaparak besin üreten canlılarda klorofil bulunur. ~Fotosentez yapan canlılarda klorofil pigmenti bulunur. Bu canlılar ışık enerjisini kullanarak organik maddeleri üretebilirler. ~Kemosentez yapan canlılar inorganik maddeyi okside ederek elde ettikleri enerji ile organik madde sentezlerler. Sadece prokaryot canlılarda görülür. Arkelerin ise ototrof olanları sadece kemosentez yapmaktadır. Fotosentez yapabilen bir arke yoktur. Heterotrof Beslenme Besinini dışarıdan hazır alan canlıların yaptığı beslenmedir. Heterotrof beslenme çok çeşitlidir. ATP Üretme Canlılar metabolik faaliyetlerinde kullanmak üzere enerjiye gereksinim duyarlar. Bu enerji, besin molekülerinin parçalanması ile açığa çıkarılır ve ATP molekülü üretilerek içine yerleştirilir. ATP, enerjinin aktarımını sağlayarak kullanılabilir hâle gelmesini sağlar. Besin molekülleri hücresel solunum ve fermantasyon ile parçalanır ve ATP üretimi sağlanır. Hücresel solunum ise oksijenli solunum ve oksijensiz solunum olmak üzere iki şekilde gerçekleşir. Oksijenli Solunum Besinin parçalanması sürecinde oksijen gazının kullanılmasıdır. Diğer solunum şekillerine göre daha fazla enerji üretimi sağlar. Oksijensiz Solunum Besinin parçalanması sürecinde oksijen gazı dışında farklı inorganik maddelerin kullanılmasıdır. Bu inorganik maddeler N ve S içerikli olabilir. Sadece prokaryot canlılarda görülür. Oksijenli solunuma göre daha az enerji üretilir. Fermantasyon Canlılarda enerji üretimini sağlayan bir diğer yöntem ise fermantasyondur. Fermantasyon, besinlerin enzimler yardımı ile kısmen parçalanmasıdır. Fermantasyon tam olarak bir solunum çeşidi olmasa da bu olay sırasında enerji üretimi gerçekleşir. Fermantasyonda diğer solunum çeşitlerine göre daha az enerji üretilir. BÜYÜME VE GELİŞME Büyüme ve gelişme birbirini beraber takip eden bir süreçtir. ~Büyüme, canlıların kütle ve hacimlerinin artışıdır. Çok hücreli canlılarda hem hücre sayısının artması hem de hücre hacminin artması ile gerçekleşir. Tek hücreli canlılarda ise hücre sayısının artması büyüme olarak kabul edilemez. Bu durum tek hücreli canlının üremesi anlamına gelir. ~Gelişme, çok hücrelilerde zigottan itibaren ergin birey oluşana kadar geçen süreçtir. Çok hücreli canlılarda bu süreç hücrelerin bölünmesi ve farklılaşması ile olur. Tek hücreli canlılarda ise hücrenin farklılaşması ile basit düzeyde gerçekleşir. HAREKET Tüm canlılar hareket edebilir. Bu hareket mekanizması bütün canlılarda aynı şekilde olmaz. Bazı canlılar yer değiş-tirme hareketi yaparken bazıları sadece belirli yapıları-nı hareket ettirebilir ya da yaşadığı çevrenin hareketi sayesinde yer değiştirebilir.Tek hücreli canlıların bazılarında kamçı, sil ya da yalancı ayak gibi yapılar bulunur. Canlılar bu yapılarını kullanarak aktif olarak hareket ederler. Bitkilerde ise yer değiştirme hareketi görülmez. Çeşitli sebepler nedeni ile tropizma (yönelme) ve nasti (irkilme) hareketler görülür. METABOLİZMA Canlılarda meydana gelen hayatsal faaliyetlerin tamamıdır. Metabolizma, anabolizma ve katabolizma olmak üzere ikiye ayrılır. Anabolizma Canlıda meydana gelen yapım (özümleme, asimilasyon) olaylarıdır. Anabolizma olayları gerçekleştirilirken canlı enerji harcar. Canlı yaşlandıkça anabolizma olayları azalmaya başlar. Dehidrasyon, fotosentez, kemosentez… Katabolizma Canlıda meydana gelen yıkım (yadımlama, disimilasyon)olaylarıdır. Katabolizma olayları gerçekleşirken enerji harcanmaz. Canlı yaşlandıkça katabolizma olayları artmaya başlar. Hidroliz, solunum… Bazal Metabolizma: Bir sıcakkanlı canlının sadece yaşamını devam ettirebilmek için gerekli olan metabolizmadır. Yaprak dökmüş bir bitki, endospor hâlindeki bakteri, çimlenmemiş bir tohum, kış uykusuna yatmış bir kurbağa vb. bazal metabolizma durumuna benzetilebilir. ~İnsanlarda bazal metabolizma hızı; sağlıklı bir hâlde, üzerinde terletmeyecek ya da üşütmeyecek giysiler ile son yemeğinin üstünden 12 saat geçmiş bir şekilde sırt üstü yatarak ölçülür. BOŞALTIM Canlıların metabolizma sonucu oluşan atık maddeleri vücuttan uzaklaştırılmasıdır. ~Her canlı, atık madde oluşturmak zorundadır. Ancak bu atık maddelerin vücuttan uzaklaştırması farklı mekanizmalar ile gerçekleşebilir. Canlılarda boşaltım atıkları farklı mekanizmalarla atılıyor olsa da her canlı metabolizması sonucu azotlu boşaltım atığı oluşturarak bunu vücut dışına atabilir. ~Tek hücreli canlılar amonyak ve karbondioksit gibi atıkları hücre zarı yüzeyindenuzaklaştırır. ~Tatlı suda yaşayan tek hücreliler kontraktil kofullarınıkullanarak vücutlarındaki fazla suyu dışarı atarlar. ~Bitkiler yaprak dökerekboşaltım yaparlar. Ayrıca terleme, gutasyongibi farklı mekanizmaları da kullanırlar. ~Hayvanlarda boşaltım hayvanın gelişmişlik seviyesine göre farklı şekilde gerçekleştirilir. • Basit hayvanlarda boşaltım organı olmadan doğrudan vücut yüzeyinden atıklar uzaklaştırılır. • Gelişmiş hayvanlarda ise soluk vererek karbondioksit, idrar ve terleme suda çözünmüş maddeler ve dışkılama ile sindirilemeyen besinler vücuttan uzaklaştırılır. ÜREME Canlılar nesillerini devam ettirebilmek için kendilerine benzer yavrular meydana getirirler. Üreme,canlının ortak özelliğidir ancak yaşam için zorunlu değildir.Üreme temel olarak iki çeşittir. Eşeysiz Üreme Canlının üreme için başka bir canlıya ihtiyacı olmadan yaptığı üremedir. Genellikle gelişmemiş canlılarda görülür ve bu üreme çeşidi genetik çeşitlenmeye neden olmadığından değişen çevre şartlarına dayanamayan bireyler meydana gelir. Örneğin, bir yassı solucan türü olan planarya ortadan ikiye bölündüğünde baş kısmı kendini tamamlayarak kuyruk oluştururken kuyruk kısmı da kendini tamamlayıp baş kısmı oluşturabilir. Böylece tek bir ata canlıdan iki yeni canlı oluşmuş olur. Eşeyli Üreme İki canlının beraberce yavru meydana getirdiği üremedir. Genetik çeşitlenmeye neden olduğundan bu üreme çeşidinde değişen çevre şartlarına dayanıklı bireyler meydana gelir. TEPKİ VERME Tüm canlılar dış çevreden gelen fiziksel ve kimyasal uyarı-lara karşı cevap verirler. Bu cevap, canlının hayata devam etmesini sağlar. Öglena ışığı algılayıp kamçısını kullanarak ışığa doğru hareket edebilir. Bitkiler ışığa doğru yönelebilir. Köpekler ses duyduğunda kafasını sese doğru hareket ettirebilir. ADAPTASYON Canlılar bulundukları ortamdaki yaşam şanslarını artırabilmek ve nesillerini devam ettirebilmek için kalıtsal özelliklere sahiptirler. Kaktüslerde su kaybını minimuma indirmek için yapraklar diken hâlini almıştır. Kutup ayılarının postu soğuktan korunmak amacı ile diğer ayıların postlarına göre daha kalındır. HOMEOSTASİ (İÇ DENGE) Bir canlının anlık olarak değişen çevre şartlarına karşı vücudunda meydana gelen kısa süreli değişikliklerdir. Canlılar hayatta kalabilmek için yaşadıkları çevre ile vücutlarını denge hâlinde tutmak zorundadır. Hava ısındığında terleme yaparak vücut sıcaklığının yükselmesinin engellenmesi, hava basıncının düşmesi durumunda iç basıncın dengelenmesi amacı ile kulakların tıkanması bu duruma örnektir. ORGANİZASYON Tek hücreli canlılarda en yüksek organizasyon birimi hücre iken çok hücrelilerde canlının gelişmişliğine göre en yüksek organizasyon birimi değişir. Atom - Molekül - Organel - Hücre - Doku - Organ - Sistem - Organizma Diğer Ortak Özellikler ~Ribozom, hücre zarı, sitoplazma, nükleik aside sahip olmak ~Protein, karbonhidrat, yağ ve enzim sentezlemek ~Glikoliz reaksiyonunu gerçekleştirebilmek ~Mutasyona uğrayabilme ~Fosforilasyon, defosforilasyon, dehidrasyon ve hidroliz reaksiyonlarını gerçekleştirebilme ~Aktif ve pasif taşıma yapabilme ~Basit organik maddeleri kompleks organik madde hâline getirebilme ~Kompleks organik maddeleri basit organik madde hâline getirebilme ~Transkripsiyon (RNA sentezi) ~Replikasyon (DNA sentezi) her hücrede değil ancak her canlıda ortaktır.

  • Gamet Çeşidi Genotip Fenotip | selinhoca

    Sıradaki konu: Monohibrit ve Dihibrit Çaprazlama Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle GENOTİPİ VERİLEN BİR BİREYİN GAMET ÇEŞİTLERİNİ BULMA 1) AaBbDDeeGg genotipli bir bireyin (Krossing over yoktur.) a) Oluşturabileceği kaç farklı gamet vardır? (Genler bağımsızdır.) b) ABD genleri bağlı olduğuna göre bu birey kaç farklı gamet oluşturabilir? c) Deg genleri bağlı olduğuna göre bu birey kaç farklı gamet oluşturabilir? GENOTİPİ VERİLEN BİR BİREYİN GAMETLERİNİN OLUŞMA OLASILIĞINI BULMA 2) AaBbDDeeGg genotipli bireyin (Krossing over olmamıştır ve genler bağımsızdır.) a) ABDeg genotipinde gameti oluşturma olasılığı nedir? b) aBDeG genotipinde gameti oluşturma olasılığı nedir? c) abdeG genotipinde gameti oluşturma olasılığı nedir? 3) Aşağıda verilen gametlerden hangisi KkLlMMnnXX genotipli bir bireye ait olamaz ? (Mutasyon ve krossing over olmamıştır.) A) KLMnX B) klMnX C) KlmnX D) kLMnX E) KLMnX 4) Genotipi verilen aşağıdaki bireylerden hangisinin oluşturabileceği gamet çeşidi diğerlerinden fazladır? (Krossing over ve mutasyon olmamıştır) A) Aa B) BbDd (B ve D bağlıdır.) C) ddgg D) AaBb E) KKLLMM 5) KkLlMMnnXX genotipli bir bireyin KlMNX gametini oluşturma olasılığı nedir? (Krossing over olmamıştır ve genler bağımsızdır.) A) 0 B) 1/2 C) 1/4 D) 1/8 E) 1 ÇAPRAZLAMA SONUCU OLUŞAN BİREYLERİN GENOTİP VE FENOTİP ORANLARINI BULMA 6) AaBBdd genotipli bir birey ile AaBbDD genotipli bir bireyin çaprazlanması sonucunda a) AaBBDd genotipli yavru oluşma olasılığı nedir? b) aaBbDd genotipli yavru oluşma olasılığı nedir? c) aBD fenotipli yavru oluşma olasılığı nedir? d) ABD fenotipli yavru oluşma olasılığı nedir? e) AAbbDd genotipli yavru oluşma olasılığı nedir? f) aBd fenotipli yavru oluşma olasılığı nedir? g) Oluşturabileceği genotip ve fenotip çeşit sayısı nedir? KENDİLEŞTİRME 7) AAbbDdGg genotipli bireyin kendileştirilmesi sonucunda; a) Ebeveynleri ile aynı genotipte yavru oluşma olasılığı kaçtır? b) Ebeveynleri ile aynı fenotipte yavru oluşma olasılığı kaçtır? KROSSING-OVERIN GERÇEKLEŞMESİ DURUMUNDA OLUŞABİLECEK GAMETLERİ VE BU GAMETLERİN OLUŞMA OLASILIKLARINI BULMA 8) AaBb genotipine sahip canlılarda Ab bağlı gen ve %60 oranında krossing-over görülüyorsa AB genotipinin oluşma olasılığı nedir? Gamet Bulma - Genotip Fenotip Hesaplama Önceki konu: Kalıtım - 1

  • Tiroit Paratiroit Böbrek Üstü Bez | selinhoca

    Tiroit - Paratiroit - Böbrek Üstü Bez Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle TİROİT BEZİ ✔ Gırtlağın hemen altında, soluk borusunun sağında ve solunda bulunan iki parçadan oluşmuş bir bezdir. ✔ Tiroksin ve kalsitonin olmak üzere iki farklı hormon salgılar. Tiroksin Hormonu ✔ Hedef Organ: Tüm vücut hücreleri ✔ Aminoasit yapılıdır. Yapısında iyot minerali bulunur. ✔ Salgılanması TSH tarafından negatif feed-back mekanizması ile kontrol edilir. ✔ Vücudun enerji üretimi ile ilgili metabolizmasının düzenlenmesini sağlar. Yani hücrelerin kullanacağı oksijen miktarını ayarlar. ✔ Bireyin büyümesinde ve organların farklılaşmasında görev alır. ✔ Az salgılanması: İyot eksikliğine bağlı olarak tiroksin hormonunun üretiminde azalma ya da üretilemem görülür. Bu durumda TSH tarafından tiroksin salgılaması için sürekli uyarılan tiroit bezi şişerek büyüme yapar. Guatr hastalığı (Basit) oluşur. Yorgunluk, Halsizlik, Uyuşukluk, Kas güçsüzlüğü ✔ Basit guatr ilerlemesi: Tiroksin hormonunun yetişkinlerde az salgılanması sonucunda Miksodema (Hipotirioidi) hastalığı görülür. Metabolizma yavaşlar, iştahsızlık, yorgunluk, şişmanlama, saç dökülmesi… ✔ Fazla salgılanması: Tiroit bezinin kalıtsal, çevresel ya da kanser gibi nedenlerle aşırı çalışması İç guatr (Zehirli guatr = Graves = Hipertiroidizm) hastalığına neden olur. Bu durumda tiroit bezi normal ya da aşırı büyümüş olabilir. Metabolizma hızlanır, kilo kaybı görülür, terleme artar, göz küreleri dışarı fırlar, sinirlilik görülür… ✔ Çocukluk döneminde tiroksin hormonunun az salgılanması: Kretenizm Büyüme yetersizliği, zeka geriliği… Kalsitonin ✔ Hedef Organ: Kemik ve böbrek ✔ Kandaki kalsiyum miktarını ayarlar. ✔ Kanda kalsiyum miktarı arttığında salgılanmaya başlar ve kandaki kalsiyumun fazlasının kemiklere geçmesini ve depolanmasını sağlar. ✔ Böbreklere de etki ederek kalsiyumun geri emilimini azaltır. PARATİROİT BEZİ ✔ Tiroit bezinin arkasında bulunan mercimek büyüklüğünde olan dört tane bezdir. ✔ Parathormon salgılar. Parathormon ✔ Hedef Organ: Kemik, böbrek ve bağırsak ✔ Kan ile diğer dokular arasındaki kalsiyum-fosfor dengesinin korunmasını sağlar. ✔ Kanda kalsiyum miktarı normal değerin altına düştüğünde salgılanır. ✔ Kemikten kana kalsiyum minerali geçişini sağlar. ✔ Bağırsak ve böbreklerden kalsiyum emilimini artırır. ✔ Böbreklerden fosforun atılmasını hızlandırır ve kandaki fosfor miktarını azaltır. ✔ Parathormon ile kalsitonin hormonu zıt etki eder. (antagonist) ✔ Az salgılanırsa: Kandaki kalsiyum seviyesi normal değerinin altına düşer. Az salgılandığı için değerleri optimum hale getirecek olan kalsiyum dokulardan kana çekilemez. Bu durum kemik ve kaslarda kalsiyum birikimini artırır. Kaslarda ağrılı titremeler oluşur. Bu hastalığa tetani denir. ✔ Fazla salgılanırsa: Kandaki kalsiyum miktarı oldukça artarken; kemik ve kaslarda kalsiyum birikimi azalır. Böbrekler tarafından fazlasıyla geri emilen kalsiyum, böbrek taşı oluşumuna neden olur. Kaslarda kalsiyumun azalması kaslarda zayıflamaya neden olur. BÖBREK ÜSTÜ BEZ (ADRENAL BEZ) ✔ Her bir böbreğin üst kısmında bulunan endokrin bezdir. ✔ Böbrekler ile doğrudan bir bağlantısı yoktur. ✔ Adrenal bezler öz (medulla) ve kabuk (korteks) bölgesi olmak üzere iki kısımdan oluşmuştur. Korteks Bölgesi ✔ Hormon salgısı ACTH tarafından kontrol edilir. Kortizol Hormonu (Glikokortikoid) ✔ Hedef Organ: Tüm vücut hücreleri ✔ Karbonhidrat, yağ ve protein metabolizması üzerine etkilidir. ✔ Kandaki glikoz oranı düştüğünde vücuttaki yağ ve proteinlerin glikoza dönüşmesini sağlayarak kan şekerini artırır. ✔ Karaciğerdeki glikojen deposunu artırır. ✔ Glikozun oksidasyonunu önler. (glikozun oksijenli solunumu) Bunun yerine protein ve yağların oksidasyonunu sağlar. Protein oksidasyonu sonucunda idrardaki üre miktarı artar. ✔ Az salgılanması: Diğer organik moleküllerden glikoz üretimi yapılamadığından kan şekeri düşer. ✔ Glikokortikoidlerin aşırı miktarda ilaç olarak kullanılması: Glikokortikoidler, bağışıklık hücrelerini baskılayan hormonlardır. Uzun süreli kullanımı bağışıklık hücrelerinin uzun süreli baskılanmasına neden olacağından vücudu enfeksiyonlara açık hale getirir. Aldosteron (Mineralokortikoid) ✔ Hedef organ: Böbrek ✔ Böbreklerden sodyum ve klor emilimini artırırken potasyumun emilimini azaltır. ✔ Kanda, hücre içi ve hücre dışı sıvılardaki iyon derişimini düzenler. ✔ Az salgılanırsa: Böbreklerden sodyum ve klorun emilimi azalır, potasyum emilimi ise artar. Bu durumda vücuttaki sodyum ve klor miktarı azalırken, potasyum miktarı artar. Genel olarak mineral miktarı azaldığından kan basıncı azalır. Mineral kaybına bağlı olarak kaslarda yorgunluk, vücutta dirençsizlik ve yorgunluk ortaya çıkar. Derideki pigmentleşme artar ve renk koyulaşır. Addison hastalığı ortaya çıkar. Eşey Hormonları: ✔ Hedef Organ: Dişi --> Yumurtalık, Erkek --> Testis ✔ Östrojen, Testosteron (androjen) ve progesteron salgılar. Öz Bölgesi ✔ Embriyonik dönemde sinir dokusundan gelişir bu nedenle sinir sisteminin uzantısı şeklindedir ve sempatik sinir sistemi ile birlikte çalışır. ✔ Aminoasit yapılı hormonlar salgılar. Adrenalin Hormonu (Epinefrin) ✔ Hedef Organ: Tüm vücut hücreleri ✔ Heyecan, korku ve sinirlenme gibi durumların salgılanır. ✔ Sindirim ile ilgili olayları azaltır, diğer olayları artırır. ✔ Kan şekerini artırır. ✔ Bazı damarları genişletip bazı damarları daraltarak kanın beyin, kalp gibi organlara ve iskelet kaslarına yöneltir. ✔ Derideki kan damarlarının daralmasına neden olur. Bu nedenle deriye giden kan miktarı azalır. Korkan insanın renginin sararmasının nedeni budur. Noradrenalin Hormonu (Norepinefrin) ✔ Hedef Organ: Tüm vücut hücreleri ✔ Görevleri adrenaline benzer.. ✔ Akson uçlarından salgılanan nörotransmitter madde olarak da görev alır. Sıradaki konu: Pankreas, Eşeysel Bezler Önceki konu: Endokrin Sistem - Hipotalamus ve Hipofiz Bezi

  • İptal İade Şartları | selinhoca

    İptal İade Şartları Alıcının cayma hakkı Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği’nin Madde 15 / 1-ğ bendi uyarınca bulunmamaktadır. İlgili madde şu şekildedir: Cayma hakkının istisnaları MADDE 15 - (1) Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, tüketici aşağıdaki sözleşmelerde cayma hakkını kullanamaz: a) Fiyatı finansal piyasalardaki dalgalanmalara bağlı olarak değişen ve satıcı veya sağlayıcının kontrolünde olmayan mal veya hizmetlere ilişkin sözleşmeler. b) Tüketicinin istekleri veya kişisel ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanan mallara ilişkin sözleşmeler. c) Çabuk bozulabilen veya son kullanma tarihi geçebilecek malların teslimine ilişkin sözleşmeler. ç) Tesliminden sonra ambalaj, bant, mühür, paket gibi koruyucu unsurları açılmış olan mallardan; iadesi sağlık ve hijyen açısından uygun olmayanların teslimine ilişkin sözleşmeler. d) Tesliminden sonra başka ürünlerle karışan ve doğası gereği ayrıştırılması mümkün olmayan mallara ilişkin sözleşmeler. e) Malın tesliminden sonra ambalaj, bant, mühür, paket gibi koruyucu unsurları açılmış olması halinde maddi ortamda sunulan kitap, dijital içerik ve bilgisayar sarf malzemelerine ilişkin sözleşmeler. f) Abonelik sözleşmesi kapsamında sağlananlar dışında, gazete ve dergi gibi süreli yayınların teslimine ilişkin sözleşmeler. g) Belirli bir tarihte veya dönemde yapılması gereken, konaklama, eşya taşıma, araba kiralama, yiyecek-içecek tedariki ve eğlence veya dinlenme amacıyla yapılan boş zamanın değerlendirilmesine ilişkin sözleşmeler. ğ) Elektronik ortamda anında ifa edilen hizmetler veya tüketiciye anında teslim edilen gayrimaddi mallara ilişkin sözleşmeler. h) Cayma hakkı süresi sona ermeden önce, tüketicinin onayı ile ifasına başlanan hizmetlere ilişkin sözleşmeler.

  • Nöronda İmpuls Oluşumu | selinhoca

    Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle Diğer video izleme seçenekleri Özel Ders versiyonu izle NÖRONDA İMPULS OLUŞUMU VE İLETİMİ ✔ Reseptöre tarafından bir uyarı algılandığında, nöron içerisinde elektrokimyasal değişiklikler meydana gelir. Bu değişikliklere impuls (uyartı) denir. ✔ Nörona etki eden her uyarı impuls oluşturamaz. Bir nöronda impuls oluşumunu sağlayan en küçük uyarı şiddetine eşik değeri (eşik şiddeti) denir. ✔ Eşik şiddeti altındaki uyarılar nöronda impuls oluşturamazken, üstündekiler oluşturur. Nöronların bu şekilde uyarılara ya hiç cevap vermeme ya da tüm gücüyle aynı şekilde cevap vermesine ya hep ya hiç prensibi denir. ✔ Eşik değeri bireye göre ve aynı bireyde zamana bağlı olarak değişiklik gösterebilir. ✔ Eşik değeri üzerindeki uyarılar; İmpulsun şiddetini, İmpulsun hızını, İmpulsun taşınma şeklini değiştirmez. ✔ Nöronlarda impuls iletimi elektriksel ve kimyasal (elektrokimyasal) yolla yapılır. ✔ İmpuls iletimi dendritten aksona doğrudur. ✔ Nöronların hücre zarının iki yüzeyi arasında bir elektrik yükü farkı bulunur. Buna zar potansiyeli denir. ✔ Zar potansiyelinin ortaya çıkmasında öncelikle K+ (potasyum) ve Na+ (sodyum) iyonları etkilidir. K+ derişimi hücre içinde, Na+ derişimi hücre dışında fazladır. Bu iki iyonun hücre içi ve hücre dışı derişim farkı, hücre zarında yer alan sodyum-potasyum pompalarının faaliyeti ile korunur. ✔ İmpuls taşıyan bir nöronda kısa süreli elektrokimyasal değişiklikler meydana gelir. Buna aksiyon potansiyeli denir. ✔ Miyelin kılıf taşıyan nöronlarda, aksiyon potansiyeli nöronun her bölgesinde meydana gelmez. Sadece ranvier boğumlarının olduğu bölgede oluşur. Bu durum impuls iletim hızını artırır. ✔ Aksiyon potansiyeli, üç aşamada gerçekleşir. Polarizasyon: Nöronun impuls taşımayan bölgesinde gerçekleşir. Ancak nöron impuls taşımaya hazırdır. ✔ Sodyum-potasyum pompası aktif taşıma ile Na iyonlarını hücreden uzaklaştırır. K iyonlarını ise hücre içine taşır. ✔ Dinlenme durumundaki bir nöronun dışı pozitif (+), içi negatif (-) yüklüdür. Bu duruma polarizasyon (kutuplaşma) denir. ✔ Polarizasyon durumunda hücre içi ve dışı elektriksel güç farkı -70mV tur. Bu fark hücreden hücreye değişebilir. Depolarizasyon: Nöron içerisinde impulsun bulunduğu bölgedir. ✔ Uyarı geldiğinde sinir hücresinin zarında bulunan Na kapıları açılır. Hücre dışında fazla bulunan Na difüzyon ile hücre içine girmeye başlar. ✔ Hücre içinde hem Na hem de K iyonları fazla duruma geldiğinden hücre içi pozitif (+), hücre dışı negatif (-) yüklü duruma geçer. O noktada polarizasyon tersine döner. Buna depolarizasyon denir. ✔ Depolarizasyon durumundaki bir nöronda hücre içi ve hücre dışı arasındaki elektriksel güç farkı +40mV tur. Repolarizasyon: İmpulsun geçip gittiği nöron bölgesidir. Bu bölge, yeni impuls almaya hazır değildir. ✔ Depolarizasyondan sonra hücre zarında bulunan Na kapıları kapanır. Hücre içine giren Na girişi durur. Ardından hücre zarındaki K kapıları açılır. K lar difüzyon ile hücre dışına çıkmaya başlarlar. ✔ Hücrenin içi negatif(-), dışı pozitif (+) yüklü olur. Buna repolarizasyon denir. ✔ Repolarizasyonda, elekriksel olarak polarizasyon yeniden sağlanır ancak yük dağılımı polarizasyondan farklıdır. Bu nedenle yeni gelecek olan impuls taşınamaz. ✔ Polarizasyonda hücre içinde K fazlayken, repolarizasyonda Na fazladır. ✔ Na-K pompası yeniden aktifleştirilerek polarizasyonun oluşmasını sağlar. Aksiyon Potansiyeli İmpuls taşıyan bir nöronda kısa süreli elektrokimyasal değişiklikler meydana gelir. Buna aksiyon potansiyeli denir. İki Nöron Arasında İmpuls İletim Hızının Farklı Olabileceği Durumlar 1) Miyelin kılıfın varlığı: Miyelin kılıflı nöronlarda atlamalı iletim yapılacağından iletim daha hızlıdır. 2) Ranvier boğum sayısı: Boğum sayısı arttıkça daha fazla aksiyon potansiyeli görüleceğinden, iletim yavaşlar. 3) Akson çapı: Aksonun çapı arttıkça iletim hızı artar. Uyarı Şiddetinin ve Uyarı Çeşidinin Ayırt Edilmesi ✔ 30 derece sıcaklıktaki bir demire dokunma ile 100 derece sıcaklıktaki demire dokunma arasındaki farkı nasıl anlarız? ✔ Uyarının şiddetinin artması, nöronda daha fazla sayıda ve sık aralıklarla impuls oluşmasına neden olur. ✔ Nöronların eşik değeri farklı olabilir. Bu nedenle uyarı şiddetinin artması giderek daha fazla nöronun uyarılmasını sağlar. ✔ Beyindeki duyu merkezleri hem gelen impuls sayısı ve sıklığına hem de uyarılan nöron sayısına göre uyarının şiddetini anlar. Bu sayede uyarının ılık ya da sıcaklığına karar verilir. ✔ Sinir sistemine gelen uyarının çeşidi, uyarıyı alan duyu reseptörüne ve buna bağlı olarak da impulsun taşındığı yolla belirlenir. SİNAPSTA İMPULS İLETİMİ ✔ İmpulsun bir hücreden diğerine aktarılması sinapslar aracılığı ile olur. ✔ İki nöron arasındaki bağlantı bölgesine sinaps denir. Bir nöronun aksonu, başka bir nöronun hücre gövdesine, dendritine, salgı bezine ya da kasa bağlantı yapar. Aksonun ucu çok sayıda dallanma yaptığı için bir tek nöron birçok nöronla sinaps yapabilir. ✔ Aksonun dallarından her biri, küçük şişkinliklerle sona erer. Bu yapılara sinaptik yumru (uç) denir. ✔ Bir nöronun sinaptik yumrusu ile diğer hücre arasındaki boşluğu sinaptik boşluk (aralık) denir. ✔ Sinaptik yumruda birçok sinaptik kesecik ve bu kesecikler içinde de nörotransmitter maddeler bulunur. Bu maddeler, sinapslarda kimyasal iletimi sağlayan moleküllerdir. ✔ Bir impuls sinaptik yumruya geldiğinde akson ucunun Ca geçirgenliği artar. Ve hücre içine Ca girişi başlar. ✔ Sinaptik kese içindeki nörotransmitter maddeler ekzositozla sinaptik boşluğa dökülür. ✔ Nörotransmitter maddeler difüzyon ile ilerleyerek komşu hücre zarındaki reseptörlere bağlanır. ✔ Reseptöre bağlanan nörotransmitter maddeler dendrit ucundaki Na kapılarının açılmasına neden olur. Na girişi başlar ve hücre depolarizasyon olur. ✔ İletim gerçekleştikten sonra sinaptik boşluktaki nörotransmitter maddeler enzimler aracılığı ile parçalanır ya da nöron tarafından tekrar hücre içine alınır. ✔ Böylece dendrit ucundaki Na kanalları kapanır. Reseptöre bağlanan nörotransmitter maddeler komşu hücre nöron ise impuls oluşturur; efektör ise tepki oluşturur. ✔ Nöronda oluşan impulslar her sinapstan geçemez. Bazı sinapslar impulsun geçişini sağlarken, bazıları engeller. Buna seçici direnç denir. Böylece oluşan her impulsun vücuttaki tüm tepki organlarını uyarması önlenmiş olur. ✔ İmpulsun geçişine izin veren sinapslara kolaylaştırıcı sinaps denir. Kolaylaştırıcı sinapslar; komşu hücre zarında depolarizasyona neden olur. ✔ İmpulsun geçişini engelleyenlere ise durdurucu sinaps denir. Durdurucu sinaps; komşu hücre zarının polarizasyonunu artırarak iletimi engeller. ✔ Sinapslarda iletim, nörondaki iletimden daha yavaştır. İletim yolunda ne kadar çok sinaps varsa iletim hızı o kadar yavaş olur. Nöronda ve Sinapsta İmpuls Oluşumu ve İletimi Sıradaki konu: Beyin Önceki konu: Sinir Doku

  • Protein Sentezi | selinhoca

    Protein Sentezi Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle Özel Ders versiyonu izle - 2 GENETİK ŞİFRE ✔ DNA üzerinde 4 çeşit nükleotid vardır. ✔ DNA üzerindeki bu nükleotidlerin 3’erli şekilde farklı dizilmesi sonucunda genetik şifre (kod) oluşur. DNA üzerindeki 4 çeşit nükleotidle 3’erli kombinasyonlar yapıldığında 4^3=64 farklı DNA kodonu elde edilir. ✔ DNA Kodonunun mRNA üzerindeki karşılığına RNA kodonu; tRNA üzerindeki karşılığına ise antikodon denir. 64 çeşit kodon, 61 çeşit antikodon vardır. 3 tane RNA kodonunun antikodon karşılığı yoktur. (Durdurma kodonları) ✔ Her RNA kodonunun birden fazla amino asit karşılığı vardır. Bazı kodonların ise amino asit karşılığı yoktur. (durdurma kodonu) ✔ 20 farklı amino asit kullanılarak protein sentezi gerçekleştirilir. DNA üzerinde bulunan gen parçası bir proteinin sentezlenmesini sağlayan en küçük parçadır. Gendeki şifreye uygun olarak protein sentezlenir. Gen üzerindeki şifre; ✔ kullanılacak olan amino asit çeşidi ✔ kullanılacak olan amino asit sırası ✔ kullanılacak olan amino asit sayısını belirler. ✔ Protein sentezi temel olarak iki aşamada gerçekleşir. 1)Transkripsiyon (yazılma): DNA üzerindeki genetik bilginin mRNA üzerine aktarılmasıdır. ✔ Ökaryot hücrelerde; çekirdek, kloroplast ve mitokondride gerçekleşir. ✔ Prokaryot hücrelerde sitoplazmada gerçekleşir. ✔ mRNA sentezinin yapılacağı ipliğe anlamlı iplik, karşısındaki ipliğe tamamlayıcı iplik denir. Anlamlı iplik 3’ --> 5’ yönündeki ipliktir. ✔ Transkripsiyon yapılacak bölge RNA polimeraz tarafından açılarak anlamlı ipliğin karşısına 5’ --> 3’ yönünde sentez yapacak şekilde mRNA sentezini gerçekleştirir. ✔ DNA üzerindeki nükleotidlerin karşısına geçici hidrojen bağları ile mRNA sentezlenir. A --> U T --> A G --> S S --> G ✔ Anlamlı zincirindeki genin başlangıç kodu TAS’dır. Bu kodon mRNA üzerinde AUG kodonu (başlangıç kodonu) olarak sentezlenir. ✔ Transkripsiyon; durdurucu (stop) kodonlardan (UAA, UAG, UGA) bir tanesinin kodon karşılığı geldiğinde sonlanır. RNA polimeraz DNA üzerinden ayrılır. DNA’nın iki ipliği yeniden birleşir. 2)Translasyon (okunma): mRNA üzerindeki kodonlara uygun amino asitler ile ribozom organelinde protein sentezlenmesine translasyon denir. ✔ Translasyon mRNA’nın 5’ ucundan başlayarak 3’ ucuna doğru gerçekleştirilir. ✔ Üretilen mRNA ribozoma giderek ribozomun küçük alt birimine tutunur bu tutunma ribozomun küçük ve büyük alt birimlerinin birleşmesini ve dolayısıyla ribozomun aktifleşmesini sağlar. ✔ mRNA üzerindeki kodonlara uygun antikodon bölgeleri bulunan tRNA’lar ribozomun büyük alt birimine sitoplazmadan uygun amino asitleri getirir. İlk tRNA taşıdığı aminoasidi getirdikten sonra ikinci tRNA’nın getirdiği amino asit ile aralarında peptid bağı kurulur ve 1 molekül su açığa çıkar. Okunan tRNA ribozomu terk eder. ✔ Translasyon AUG kodonu ile başlar. UAA, UAG ya da UGA kodonlarından birinin gelmesiyle durur. Durdurma kodonlarının amino asit ve tRNA karşılığı yoktur. Bu nedenle o kodonlara uygun tRNA, mRNA’ya bağlanmaz ve aminoasit getirilmez. Ribozom alt birimleri birbirinden ayrılır. mRNA ve polipeptid zinciri serbest kalır. ✔ Polizom (Poliribozom): Aynı mRNAnın birden fazla ribozom tarafından okunması ile oluşan yapıdır. Daha hızlı bir şekilde aynı proteinden daha fazla üretilmesini sağlar. ✔ Santral Dogma: Hücredeki genetik bilgi aktarımının tamamıdır. Tek yönlü bir bilgi aktarımıdır. Geri dönüşümü yoktur. Replikasyon, transkripsiyon ve translasyon olmak üre üç aşamada meydana gelir.. Sıradaki konu: Genetik Müh. Biyoteknoloji Önceki konu: Replikasyon

  • Dişi Üreme Sistemi | selinhoca

    Dişi ve Erkek Üreme Sistemi (YENİ) Dişi ve Erkek Üreme Sistemi Diğer video izleme seçenekleri Tablet versiyonu izle Tablet versiyonu izle - 2 Özel Ders versiyonu izle PDF İndir PDF Tablet versiyonu PDF Tablet versiyonu - 2 PDF Özel Ders versiyonu Diğer video izleme seçenekleri Özel Ders versiyonu izle ✔ İnsanlar eşeyli üreme yapan canlılardır. ✔ Dişilerde ve erkeklerde aynı amaca hizmet eden üreme organları bulunur. Bu organların yapıları birbirinden farklıdır. Dişi Üreme Sistemi Dişilerde; ✔ Yumurta hücresini üretmek ✔ Doğuma kadar fetüsü taşımak ✔ Hormon salgılamak görevleri olan sistemdir. 1) Ovaryum (Yumurtalık): ✔ Sağlıklı bir kadında rahimin sağında ve solunda olmak üzere iki tanedir. ✔ Her biri içerisinde yumurta hücresinin üretiminde görev alacak, çok sayıda folikül vardır. ✔ Fetüs halindeyken foliküller oluşmaya başlar ve folikül içinde bulunan oogonyumlar farklılaşarak primer oosit halini alır. Primer oositler ergenliğe kadar değişikliğe uğramadan beklerler. ✔ Ergenlikle beraber foliküller gelişmeye başlar ve hipofiz hormonlarının denetimi ile östrojen ve progesteron hormonu salgılarlar. ✔ Her ay yumurtalıklardan bir tanesi içinde birden fazla folikül gelişmeye başlar. Sadece bir tanesi gelişimini tamamlayarak yumurta hücresini üretir. (Genellikle) 2) Fallopi Tüpü (Yumurta kanalı): ✔ Yumurtalıkları rahime bağlayan içi silli kanaldır. ✔ Yumurtalıkla bağlandığı bölgeye kirpiksi huni denir. ✔ Kirpiksi huni, yumurta hücresinin yumurta kanalına atılmasını sağlar. ✔ Yumurta burada döllenir. Döllenmiş yumurtanın (zigot) ilk mitoz bölünmelerini geçirdiği yer burasıdır. 3) Uterus (Rahim / Döl yatağı): ✔ Embriyonun doğuma kadar gelişimini ve büyümesini tamamladığı yerdir. ✔ İç tabakasına endometriyum denir. Bu tabaka embriyonun rahime tutunduğu ve belirli bir süre beslendiği yerdir. 4) Vajina: ✔ Döllenmemiş yumurtanın dışarı atıldığı yerdir. ✔ Normal doğum ile fetüsün dışarı çıktığı yerdir. ✔ Üretra ile bağlantısı yoktur. ✔ Üreme ana hücrelerinin mayoz bölünme ile üreme hücreleri oluşturmasına gametogenez denir. ✔ Gametogenez kadınlarda oogenez, erkeklerde spermatogenez olarak isimlendirilir. Oogenez ✔ Oogonyumların (yumurta ana hücresi) mayoz ile yumurta hücresi üretmesidir. 1) Kadınlarda oogenez fetüsken başlar, menopozla sonlanır. Fetüs halindeyken oogonyumlar mitoz bölünmeler ile primer oosit oluşturur. Oluşan bu hücreler ergenliğe kadar değişikliğe uğramadan bekletilir. Ergenlikle beraber her ay bir tanesi yumurta hücresini oluşturur. 2) Ergenlik ile beraber hormonların etkisi ile primer oosit mayoz I geçirerek sekonder oosit ve kutup hücresi halini alır. Kutup hücrelerinin sitoplazması azdır bu nedenle bir süre sonra kaybolur. Sekonder oosit ise mayoz II ye başlar. Metafaz II aşamasına geldiğinde ise bu aşamada durur. Folikül içinde çıkarak yumurta kanalına atılır. (Ovulasyon) 3) Yumurta kanalı içerisinde sperm ile karşılaşırsa döllenerek mayoz II ye kadığı yerden devam eder. Yumurta hücresi oluşturulur. Oluşan yumurta hücresi ile sperm hücresinin çekirdeği kaynaşır. Bol sitoplazmalı döllenmiş yumurta hücresi, az sitoplazmalı ikincil kutup hücresi oluşur. Kutup hücresi zamanla kaybolur. Yumurta Hücresinin Yapısı ✔ Sentrozom organeline sahip olmayan sitoplazması normal hücrelerden daha fazla olan n kromozomlu bir hücredir. ✔ Etrafı zona pellusida tabakası ile kaplıdır. Bu tabaka birden fazla spermin dölleme yapmasını ve farklı türdeki spermlerin dölleme yapmasına engel olur. ✔ Zona pellusida etrafında bulunan folikül hücreleri, yumurta hücresini besler ve zona pellusidayı üretir. Dişi Üreme Sisteminin Kontrolünü Sağlayan Hormonlar GnRH: Hipotalamustan salgılanarak hipofiz bezinin ön lobuna etki eder. Hipofiz bezinden FSH ve LH salgılanmasını sağlar. Hipofiz Hormonları ✔ FSH: Hipofizin ön lobundan salgılanır. Ovaryumları uyararak folikül gelişmesini ve folikülden östrojen hormonu salgılanmasını sağlar. ✔ LH: Hipofizin ön lobundan salgılanır. Ovulasyonu sağlar. Yırtılan folikülün yağ ile dolarak korpus luteum halini almasını sağlar. Ayrıca korpus luteumdan az miktarda östrojen çok miktarda progesteron salgılattırır. ✔ LTH: Hipofizin ön lobundan salgılanır. Süt bezlerinin gelişmesini ve annelik iç güdüsünün oluşmasını sağlar. ✔ Oksitosin: Hipofizin arka lobundan salgılanır. Rahim kaslarının kasılmasını sağlayarak doğumu başlatır ve süt bezlerinden süt salgılanmasını sağlar. Östrojen Folikülden salgılanarak rahim iç dokusunun gebeliğe hazırlanmasını sağlar. İkincil eşey karakterlerinin oluşmasını sağlar. Progesteron Korpus luteumdan salgılanır. Rahim iç duvarının gebeliğe hazırlanmasını sağlar. Gebelik süresince salgılanarak gebeliğin sonlanmasına engel olur. MENSTRÜAL DÖNGÜ Ergenlik ile menopoz arasında ortalama 28 gün süren, yumurta hücresinin üretimi ve üreme sisteminin gebeliğe hazırlanmasını sağlayan döngüdür. Dört aşamada gerçekleşir. 1) Folikül Evresi (0 – 14 gün) ✔ Hipotalamustan salgılanan GnRH etkisi ile hipofiz bezinden FSH salgılanır. ✔ FSH etkisi ile foliküller gelişir ve oogenez başlar. ✔ FSH salgılanması folikülden östrojen salgılanmasına neden olur. ✔ Östrojenin belirli bir miktarda artışı hipofizden salgılanan FSH’ın azalmasına neden olur. (negatif feed back) 2) Ovulasyon Evresi (14. gün) ✔ Östrojenin FSH’a negatif feedback yapması ve GnRH etkisi ile hipofizden LH salgılanmasına neden olur. ✔ LH etkisi ile ovulasyon gerçekleştirilir. Folikül yırtılarak metafaz II de kalmış yumurta hücresi yumurta kanalına atılır 3) Korpus Luteum Evresi (14 – 28 gün) ✔ LH etkisi ile yırtılan folikülün içi yağ ile dolar. Bu yapıya korpus luteum (sarı cisim) denir. ✔ Korpus luteumdan çok miktarda progesteron az miktarda östrojen salgılanır. ✔ Bu evrede hipofiz bezinden LTH salgılanır. Bu hormon LH ile beraber korpus luteumun bozulmasına engel olur. ✔ Döllenme olmuşsa doğuma kadar korpus luteum bozulmaz. Böylece bu sırada yeni yumurta hücresi üretilmez. ✔ Döllenme olmamışsa LH, östrojen ve progesteron seviyeleri düşer. Korpus luteum bozulur. 4) Menstrüasyon Evresi (28 – 5 gün) ✔ Korpus luteumun bozulması sonucunda döllenmemiş yumurtanın endometriyum dokularıyla beraber kanla dışarıya atıldığı evredir. ✔ Bu evre ortalama 4 – 5 gün sürer. Bu evrenin ilk gününde aynı zamanda folikül evresi de görülmeye başlanmıştır. ERKEK ÜREME SİSTEMİ Erkek üreme sistemi; ✔ Sperm hücresinin üretilmesi ✔ Spermlerin dişi vücuduna aktarılmasında görevlidir. 1) Testisler (Er bezi) ✔ Penisin sağ ve solunda olmak üzere iki tanedir. ✔ İçinde seminifer tüpçükleri bulunur. Bu yapılar içerisinde bulunan spermatogonyumlar sperm hücrelerinin üretimesini sağlar. ✔ İçinde bulunan leydig hücreleri, testosteron hormonu salgılar. ✔ İçinde bulunan sertoli hücreleri spermlerin beslenmesini sağlar ayrıca inhibin hormonu üretir. 2) Epididimis ✔ Spermlerin hareket ve dölleme yeteneği kazandırılmasını sağlar. 3) Vas deferans ✔ Spermlerin depolanmasını ve penise aktarılmasını sağlar. 4) Yardımcı bezler ✔ Bir çift cowper bezi, bir çift seminal kese ve bir tane prostat bezinden oluşur. ✔ Bu üç bez seminal sıvıyı üretir. ✔ En büyük yardımcı bez prostat bezidir. İdrar ile spermin karışmasını önler. Seminal Sıvı: ✔ Spermlerin beslenmesini ve hareket etmesini sağlar. ✔ Dişi üreme sistemi içerisinde spermlerin bir süre hayatta kalmasını sağlar. 5) Penis ✔ Spermlerin ve idrarın dışarı atıldığı yerdir. ✔ İçerisindeki kanala üretra denir. Üretra hem boşaltım sisteminin hem de erkek üreme sisteminin sonudur. SPERMATOGENEZ ✔ Spermatogonyumların mayoz ile sperm üretmesidir. ✔ Ergenlik ile başlar antropoza kadar devam eder. ✔ Her ay binlerce sperm oluşturulabilir. 1) Seminifer tüpçükleri içerisinde bulunan spermatogonyumlar mitoz bölünme ve farklılaşmalar ile primer spermatositler oluşur. 2) Primer spermatositler ergenlik ile birlikte mayoz bölünmeye başlarlar. Mayoz I sonucunda iki tane sekonder spermtosit oluşur. 3) Sekonder spermatositler mayoz II ile toplamda 4 tane spermatid oluşturur. Spermatidler döllenme ve hareket yeteneği olmayan gametlerdir. 4) Spermatidler, epididimis içerisine giderek burada dölleme ve hareket yeteneği kazanır. Böylece sperm hücreleri oluşur. Sperm Hücresinin Yapısı ✔ Baş, boyun ve kuyruk kısmında oluşur. ✔ Baş kısmında n kromozomlu çekirdek ve akrozom bulunur. ✔ Akrozom, bol miktarda sindirim enzimi içerir. Yumurta hücresinin zarının erimesini sağlar. ✔ Boyun kısmında bol miktarda mitokondri bulunur. Bu mitokondriler kuyruk kısmındaki kamçının hareketi için gerekli olan enerjiyi üretirler. ✔ Baş ile boyun kısmının ortasında sentrozom bulunur. Döllenmeyle beraber bu sentrozom zigotun sentrozomu haline gelir. Erkek Üreme Sistemi Hormonları GnRH: Hipotalamus tarafından salgılanarak hipofiz bezinin ön lobundan FSH ve LH salgılanmasını sağlar. Hipofiz Hormonları ✔ FSH: Hipofiz bezinin ön lobundan salgılanır. Seminifer tüpçüklerini uyararak spermatogenezi başlatır. ✔ LH: Hipofiz bezinin ön lobundan salgılanır. Leydig hücrelerini uyararak testosteron hormonu salgılatır. Testosteron Testislerde bulunan leydig hücrelerinden salgılanır. Spermlerin olgunlaştırılmasını ve ikincil eşey karakterlerinin oluşturulmasını sağlar. Negatif geri bildirim ile FSH, LH ve GnRH salgılarını azaltır. İnhibin Hormonu Testis içerisindeki sertoli hücreleri tarafından salgılanarak FSH hormonunun salgılanmasına engel olur. (Negatif geri bildirim) DÖLLENME ✔ Yumurta ve sperm hücresinin bir araya gelerek kaynaşmasına döllenme denir. ✔ Döllenme sonucunda oluşan 2n kromozomlu hücreye zigot denir. ✔ İnsanlarda üretilen yumurta hücresi fertilizin maddesi salgılayarak spermleri kendine çeker. ✔ Spermlerden bir tanesi zona pellusidayı geçip hücre zarına ulaştığında zona pellusida sertleşerek diğer spermlerin içeri girmesine engel olur. ✔ Yumurta içerisine spermin sadece çekirdek ve sentrozomu girer. Zigotun sentrozomu spermden, mitokondrisi yumurtadan gelir. ✔ Kadında birden fazla yumurta hücresi üretilmiş ve bu hücreler ayrı ayrı döllenmişse bu durumda çoğul gebelikler oluşur. Ancak oluşan yavruların genetik yapsı birbirinden farklıdır. Örn: Çift yumurta ikizi Sıradaki konu: Embriyonik Gelişim Önceki konu: Boşaltım Sistemi

bottom of page